


01 Ocak 2019 tarihinden itibaren alacak ve tazminat talepli ticari davalarda arabulucuya başvurulması artık zorunlu hale geldi. Fikri mülkiyet hukukundan kaynaklı hangi davaların bu kapsamda olduğu merak edilmektedir.
İhtiyari Arabuluculuk
Aslında alternatif bir çözüm yolu olarak beş yıl önce uygulanmaya konulan arabuluculuk sistemine, fikri mülkiyet davalarında da ihtiyari olarak başvuru yapılabiliyordu. Hatta ihtisas mahkemelerinde açılan davalarda arabuluculuğa başvurulması teşvik edilmekteydi. Ancak gözlemlediğimiz kadarıyla bu davalarda arabuluculuk yöntemi istenilen seviyede başarılı olmadı.
Dava Şartı Arabuluculuk
Arabuluculuğa başvurulmasının dava şartı olarak kabul edilmesi ilk defa İş Mahkemeleri Kanunu’nun 3. maddesinde sayılan uyuşmazlıklara ilişkin davalarda kabul edilerek 2018 yılı başında uygulamaya konuldu. Bu davalardaki uyuşmazlıkların çözümlenmesinde elde edilen başarı esas alınarak bu kez ticari davalarda da arabuluculuğa başvurulması 1 Ocak 2019 tarihi itibariyle zorunlu hale getirildi. (Link)
Ticari Davalarda Dava Şartı Olarak Arabuluculuk
Düzenlemede ticari uyuşmazlıklar tek tek sayılmak yerine Türk Ticaret Kanununun (TTK) 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında arabulucuya başvurulması dava şartı kabul edildi. Buna göre hangi ticari davalardan önce arabuluculuğa zorunlu başvuru yapılması gerektiğini belirlemek için aşağıdaki iki koşul birlikte aranır.
I. Alacak/Tazminat: Konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talebi
II. Ticari Dava: TTK 4. maddesi ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan olma
Alacak/Tazminat: Alacak ve tazminat miktarıyla ilgili yasada herhangi bir sınırlama getirilmemiştir. Örneğin belirsiz ve kısmi alacak davaları da dahil harca esas değeri 1 TL olan bir ticari davadan önce de arabuluculuğa başvurulması dava şartıdır.
Ticari Dava: Bir uyuşmazlığın TTK 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği mutlak ticari dava sayılmakta olup tarafların tacir olup olmaması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi başkaca koşullar aranmaz. Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları da nispi ticari dava olarak kabul edilmektedir. Yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi koşuluyla havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar da ticari dava olarak nitelendirilmektedir.
Fikri Mülkiyet Hukukundan Kaynaklı Ticari Davalar
TTK 4/1(d) bendinde açıkça taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaksızın fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları mutlak ticari davalar arasında sayılmıştır.
Madde gerekçesinde TRIPS ile WIPO terminolojisine ve dünya literatüründeki gelişmeye uygun olarak “fikrî mülkiyet hukukuna” ibaresine yer verildiği; ayrıca bu alanın dallarının adını sayma yöntemi terk edilerek, hükmün kapsamının genişletildiğinden bahsedilmektedir. Yine bu kavramın TRIPS ile WIPO’nun terminolojisine uygun olarak inter alia fikir ve sanat eserlerine, markalara, patentlere, faydalı modellere, endüstriyel tasarımlara, coğrafî işaretlere, bitki çeşitleri ve ıslahçı haklarına, entegre devre topografyalarına, açıklanmamış bilgilere ilişkin mevzuatı ifade ettiği belirtilmiştir. Açıklanmamış bilgiler hariç fikrî mülkiyet kapsamına giren bütün konular Türk hukukunda düzenlendiği için, söz konusu bentte, sayma yöntemi yerine dalları ifade eden kavramın kullanılmasının gerekliliği açıklanmıştır.
TTK 4/1(d) Kapsamındaki Ticari Davaları Aşağıdaki Şekilde Sayabiliriz.
a)Sınai Mülkiyet Kanunu Kapsamındaki Davalar
b)Entegre Devre Topoğrafyalarının Korunması Hakkında Kanun Kapsamındaki Davalar
c)Yeni Bitki Çeşitlerine Ait Islahçı Haklarının Korunmasına İlişkin Kanun Kapsamındaki Davalar
d)Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Kapsamındaki Davalar
TTK 4/1-son paragrafında fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar ancak bir ticari işletmeyi ilgilendirmesi koşuluyla ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Bu davalarda uyuşmazlık konusunun taraflardan en az birinin ticari işletmesiyle ilgili olması aranmaktadır. Aksi durumda arabuluculuğa başvuru zorunlu değildir. Örneğin herhangi bir işletmesi olmayan bir yazarın eserini izinsiz kullanan bir akademisyene karşı açacağı dava ticari dava sayılmayacağından zorunlu arabuluculuk kapsamında değerlendirilmez. Ancak aynı yazarın romanını izinsiz işleyen bir televizyon kuruluşuna karşı açacağı dava öncesinde arabuluculuğa başvurmak zorunludur.
e)Türk Borçlar Kanunu’nda Yayın Sözleşmesine Dair Hukuk Davaları (TTK 4/c) (fikri mülkiyet hukukundan kaynaklı ticari davalar kapsamında sayabiliriz)
Fikri Mülkiyet Hukukundan Kaynaklı Ticari Davalara Örnekler
Arabuluculuğun dava şartı olarak kabul edildiği yukarıda başlıklar halinde saydığımız ticari davalardan en sık karşılaştığımız dava türlerini şöyle sıralayabiliriz:
Bu davalarda tarafların tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. Bu nedenle herhangi bir ticari işletmesi ve tacir sıfatı olmayan örneğin bir patent sahibi de bu davaları açmadan önce arabuluculuğa başvurmak zorundadır.
Bu kapsamda yer alan ancak alacak ve tazminat talebi içermediği için arabuluculuğa başvurulması zorunlu olmayan ticari davalardan en sık karşılaştıklarımız şunlardır:
Taraflardan en az birinin ticari işletmesini ilgilendirmesi koşuluyla fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan ve arabuluculuğun dava şartı kabul edildiği ticari davalardan en sık karşılaştıklarımız şunlardır:
Yine bu kapsamda yer alan ancak alacak ve tazminat talebi içermediği için fikir ve sanat eserlerine ilişkin eser sahipliğinin veya telif hakkına tecavüzün tespiti gibi ticari davalarda arabuluculuğa başvurulması zorunlu değildir.