Ülkemizde telif hakları 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) ile korunmaktadır. FSEK ile şu dört eser grubu korunur: i) İlim ve edebiyat eserleri, ii) Musiki eserleri, iii) Güzel sanat eserleri, iv) Sinema eserleri. Bunların yanında FSEK ile mektup, portre, ad ve alamet gibi eser vasfında olmayan koruma konuları da düzenlenmiştir.
FSEK’te bir fikri ürünün eser olarak korunabilmesi için üç şart aranır: i) Şekli Şart: FSEK’te öngörülen ve yukarıda belirtilen eser gruplarından birine dahil olma. ii) Subjektif Şart: Sahibinin hususiyetini taşıma. iii) Algılanabilir Olma: Bir fikri ürünün eser sayılabilmesi için, objektif olarak algılanabilir nitelikte olmalıdır. Sadece fikir aşamasında kalan, algılanabilir düzeye gelmeyen fikri ürünler korumadan yararlanamaz. Ancak bu şart bir fikri ürünün mutlaka cisimleşmesini de gerekli kılmaz. Sözgelimi, bir konferanstaki konuşma, hususiyet taşıyorsa eserdir.
FSEK korumasındaki merkez kavram eserdir. Dünyadaki yeni anlayışa paralel olarak eser kavramı, birçok çalışmayı içine alan geniş bir anlama bürünmüştür. Yukarıda belirtildiği üzere FSEK’e göre eser kavramı dört ana kategoriye ayrılmıştır. Bu kategoriler çoğaltılamaz. Ancak dört ana kategorinin içinde yer alan alt kategoriler sınırlı sayıda olmayıp, örnek kabilinden sayılmıştır. Bunların haricinde ayrıca sahibinin hususiyetini taşıyan işlenmeler de eser kabul edilmiştir. Müstakil bir eserden istifade edilerek meydana getirilen, müstakil esere bağımlı olan ve sahibinin hususiyetini taşıyan eserler işlenmedir. Örneğin, tercümeler, bir eserin izah ve şehri, musiki aranjman ve tertibi birer işlemedir.
Bir çalışmanın eser sayılarak korunabilmesi için tamamlanmış olması gerekmez. Bununla birlikte çalışma, sahibinin hususiyetini yansıtacak düzeye gelmişse eser olarak korunur. Hususiyet arz etmeyen çalışmalar eser korumasından yararlanamaz. Eser parçaları da koruma görür.
Fikirler ve yöntemler eser korumasından yararlanamaz. Teknik bir probleme çözüm üreten fikirler ancak patent mevzuatıyla korunabilir. FSEK ile korunan, fikirlerin ifade ediliş şeklidir (expression of the ideas). Bu bağlamda herkes İstanbul üzerine bir hikâye kitabı yazabilir. Yine herkes Galata Kulesi’ni konu alan şiir yazabilir. Ancak hiç kimse Yahya Kemal’in Aziz İstanbul şiirinin bir ya da birkaç mısrasını kendisine mal edemez.
Eser sahibi, eseri meydana getiren kişidir. Eseri ancak gerçek kişiler meydana getirebilir. İşçi – işveren ilişkisinde eserin sahibi, eseri meydana getiren işçidir. Ne var ki, iş ilişkisi gereği meydana getirilen eser üzerindeki haklarda tasarruf yetkisi işverene bırakılmıştır. Manevi haklar eser sahibinde kalır. Ancak işveren, belirli bir ölçüde bu hakları kullanabilir.
Koruma şartlarını taşıyan bir eser, sahibine manevi ve mali/ekonomik haklar sağlar.
Manevi haklar:
a) Kamuya sunma hakkı
b) Eser sahibi olarak tanıtılma hakkı/adın belirtilmesi yetkisi
c) Eserde değişiklik yapılmasını önleme hakkı
d) Eserin aslına ulaşma hakkı
e) Teşhir hakkı
f) Tahrip etmeyi önleme hakkı.
Mali haklar:
a) İşleme hakkı
b) Çoğaltma hakkı
c) Yayma hakkı
d) Temsil hakkı
e) Yayın ve umuma iletim hakkı
Diğer Haklar:
a) Pay ve takip hakkı
b) Cayma hakkı
c) Vazgeçme hakkı
FSEK’te eserden doğan hakların yanında bağlantılı haklar da korunur. Bu kapsamda yasa koyucu kültür endüstrisine yatırımı korumaktadır.
Bağlantılı hak sahipleri:
a) İcracı sanatçılar
b) Fonogram/plak yapımcıları
c) Radyo-TV kuruluşları
d) Film yapımcıları
e) İcrayı organize eden müteşebbisler.
Eser üzerinde eser sahibine tanınan mali haklar bir başkasına yazılı bir sözleşmeyle devredilebileceği gibi bu hakların kullanım (lisans – ruhsat) hakkı da başkasına bırakılabilir. Buna karşılık manevi hakların devri mümkün olmamakla birlikte, bunların kullanımı bir başkasına bırakılabilir.
Eser sahibinin haklarına bir tecavüz olduğunda hak sahibi, hukuk ve ceza davaları açabilir. Tecavüz halinde üç katı tazminat, 3 aydan 4 yıla kadar hapis cezası, yüksek miktarlarda para cezaları ve korsan ürünlerin imhası gibi yaptırımlar öngörülmüştür.