Bir önceki yazımda (Link) marka seçimine yönelik pratik önerilerimi sıralamıştım. Bu yazıda marka korumasına ilişkin önerilerimi paylaşacağım.
- Ürün ve hizmet planlamanızda markayı ıskalamayın. Ülkemizde marka tescili yaklaşık 6-7 ay süre alır. Ret veya itiraz süreçlerine takılan bir başvuru için bu süre ikiye, bazen üçe katlanabilir. Bu yüzden yumurta kapıya dayanmadan marka tescili yaptırın. Tescilsiz marka kullanmayın.
- Türkiye’de marka tescilinin maliyeti tek sınıf için, vekil ücretleri dahil yaklaşık 1.500-2.000 TL’dir. Her bir ilave sınıf için bu rakam ortalama 500 TL artar. Başvurunuzun reddedilmesi veya itiraza uğraması ücret ikiye katlanabilir. Yabancı ülkelerdeki ücretler çok daha yüksektir.
- Ulusal ve uluslararası düzeyde marka korumasında mal ve hizmetler 45 sınıfa ayrılır. Faaliyet gösterdiğiniz/göstereceğiniz sınıfları iyi belirleyin ve kullanacağınız sınıflarda markayı tescil ettirin.
- Mevcut markanızı farklı mal ve hizmetlerde kullanabilirsiniz. Bu tam bir marka stratejisi meselesi. Ama yeni kullanacağınız sınıflarda da tescil yaptırın.
- Şirketinizin stratejisine bağlı olarak marka, alan adı, ticaret unvanı ve işletme adı gibi ayırt edici işaretlerinizin entegrasyonunu sağlayın. Özellikle alan adı tescilinizi marka tesciliyle birlikte planlayarak gerçekleştirin. Sosyal medya hesaplarınızı da buna göre açın. Çünkü sanal alemde kullandığınız alan adı ve sosyal medya hesaplarınız artık dükkanınıza astığınız tabeladan çok daha değerli.
- İnternetin yaygınlaşması marka hukukunda önemli sorunlara yol açtı. Marka koruması ülkeseldir, oysa internet erişimi global. Bu stratejiyi iyi oturtmalısınız. Marka korumasındaki ülkesel koruma kuralını hatırlayın ve ihracat yaptığınız veya yapacağınız ülkelerde tescili atlamayın.
- Günümüzde Dünya Markası yoktur, yani koruma ülkeseldir. Anlatmaya çalıştığım husus şu: Markanızı Türkiye’de tescil ettirmek size yurt dışında koruma sağlamaz. Hangi ülke(ler)de faaliyet gösteriyorsanız veya kısa ya da orta vadede gösterecekseniz o ülkelerde markanızı tescil ettirin.
- Avrupa Birliği Markası 27 üye ülkede koruma verir. Birlik Markası, ülkesellik kuralının çok önemli bir istisnasıdır ve bundan yararlanın. Dikkat! Birleşik Krallık AB’den ayrıldı. Artık bu ülkede ayrı marka tescili yaptırmalısınız.
- Türkiye’de marka tescilini kendiniz yapabilirsiniz, hatta Türk Patent üzerinden WIPO’ya yapacağınız başvuruları da siz gerçekleştirebilirsiniz. Ama bunu önermiyorum. Çünkü yapacağınız küçük bir hata markanızın reddedilmesiyle sonuçlanabileceği gibi paranız da boşa gider. Mutlaka marka vekiliyle çalışın.
- Marka sandığınızdan da değerli. Kendi markanıza yatırım yapın. Taklitçiliği veya imkânınız varsa çantacılığı bırakarak başkasının markasına yatırım yapmaktan vazgeçin. Başkasına fason imalat yapmak, davulun sırtınızda, tokmağın başkasının elinde olmasına benzer.
- Markanız tescilli diye benim markama bir şey olmaz demeyin. Artık Türk Patent, birbirine çok yakın markaları bile yayına çıkarıyor. İş başa düştü. Tescilli markanızı taklit başvurulara karşı gözetleyin/gözetlettirin.
- Markanızı tescil sonrasında da pazarda gözetleyin. Süresinde dava açmazsanız, sonradan açacağınız davayı sırf geç kaldığınız için kaybedersiniz. Çünkü marka sahiplerinin korkulu rüyası olan sessiz kalma nedeniyle hak kaybına siz de uğrarsınız.
- R ve TM gibi tescil işaretlerini ürün veya ambalajlarınızda kullanmak zorunda değilsiniz. Ama bu işaretler, taklitçilere karşı iyi bir uyarıcı işlev görür.
- Marka yedekleme artık hukuken pek işe yaramıyor. Çünkü tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde kullanmadığınız marka sizin değil. Vurgulu ifademin gerekçeleri şunlar:
- Kullanmadığınız mal ve hizmetlerde markanızı iptal ettirebilirler.
- Birileri markanızı ihlal ederse o kişiye karşı açacağınız tecavüz davasında markayı kullanmıyorsun savunmasıyla karşılaşabilirsiniz ve sırf bu yüzden davayı kaybedersiniz.
- Üçüncü bir kişi, çok yakın markayı kendi adına tescil ettirmek istediğinde yapacağınız itiraz da kullanmama savunmasına takılır.
- Tescil sonrası açacağınız hükümsüzlük davasının kaderi de markayı kullanmanıza bağlı.
- Uygulamada aile markaları büyük bir sorun. Ailenin büyüğü vefat edince marka kavgası başlıyor. Bu da ülkemizdeki şirketlerin kurumsal yapısına büyük zarar veriyor. Sürecin daha az hasarla atlatılabilmesi için miras taksim sözleşmesinde fikri ürünlerin ve elbette markanın kaderi belirlenmeli.
Comments 160