Pek de uzak olmayan bir geçmişte müzikleri kasetçalar ve CD’lerden dinler, filmleri DVD’lerden izlerdik. Oysa şimdi sinema, müzik dosyalarını hatta bilgisayar oyunlarını üzerinde somut bir varlık kazandıkları CD veya DVD’leri satın alarak veya kiralayarak edinmektense bunların içeriğine bazı telefon uygulamaları, internet platformları veya çeşitli hizmet sağlayıcılarının sunduğu veri akışı ya da verinin indirilmesi modeliyle erişmeyi tercih ediyoruz. Böylece hem dijital içeriğe ulaşım ucuzluyor ve pratikleşiyor hem de ürün çeşitliliği artıyor. Hatta ciddi kâğıt tasarrufu sağlayan, aynı zamanda kitap yükümüzü azaltarak sayıca oldukça fazla kitaba da erişim sağlamamıza yarayan e-kitap platformlarını, akıllı telefon uygulamalarını da burada analım. Zira yakın bir gelecekte basılı kitapların da (tamamen) mazi olduğu günleri görmemiz kuvvetle muhtemel…
Peki, bu gelişmelerin somut yansımalarını nasıl örneklendirebiliriz? Netflix, Spotify, Amazon Prime gibi servis sağlayıcılarının vasıtası ile özellikle müzik ve sinema eserlerine sıklıkla veri akışı (streaming) modeli ile eriştiğimiz; Amazon Kindle Store veya akıllı telefonların Play Store’larından edindiğimiz pek çok uygulama ile de verinin indirilmesi yoluyla e-kitaplara veya bilgisayar programlarına erişim imkânı bulduğumuz bir dünyada yaşıyoruz. Hal böyle iken dijital teknolojideki hızlı gelişmelerin ve dijitalleşmenin hayatımıza sunduğu bütün bu yeniliklerin, “nitelikli fikri çabanın ürünü” olarak ifade edebileceğimiz eserleri de doğrudan etkilediği göz ardı edilemez. Öyle ki artık “klasik eserlerden” ziyade “dijital (ortamda oluşturulmuş) eserlerden” bahseder; hatta klasik eserlere de dijitalleştirme (verilerin başkaca bir formattan bir ve sıfırlar halinde elektronik ortama aktarılması işlemi) sonrasında yine internet mecrasından ulaşır olduk.
Peki, bu eserlere erişim hukuken nasıl gerçekleştiriliyor ve burada ne gibi sorunlar bizleri bekliyor? Dahası bu alanda yapılacak sözleşmelerde karşılaşılabilecek tüketici ile telif hakkı sahiplerinin hakları arasında olası çatışmalar hukuken nasıl çözüme bağlanabilir?
Öncelikle tüketicinin, eser niteliği taşıyan içeriklere erişimi veya bunları bir/birkaç cihazına indirebilmesi servis sağlayıcıları ile yapacağı dijital içerik veya dijital hizmet sözleşmeleri ile gerçekleştirilebilecektir. Burada iki meseleyi birbirinden ayırarak dikkatle değerlendirmek gerekir. Servis sağlayıcılarının tüketiciler ile yapacağı sözleşme, Borçlar Hukuku alanına (özel olarak Tüketici Hukuku alanına) tabi bir sözleşme olacaktır. Diğer taraftan bir eseri bu içerikteki bir tüketici sözleşmesine konu edebilmek için öncesinde telif hakkı sahipleri ile bu defa servis sağlayıcı veya içerik sunucuların lisans veya mali hakkın devri sözleşmelerinden birini yapmaları gerekir. Kaldı ki bahsettiğimiz uygulama ve platformlarda yüzlerce, belki binlerce sinema, müzik, edebiyat eseri bulunuyor. Görüldüğü üzere söz konusu iki aşama, birbirinden bambaşka hukuki rejime tabidir. Ancak örneğin telif hakkı sahipleriyle yapılacak lisans sözleşmesi göz ardı edilir veya bu sözleşme herhangi bir geçerlilik koşulu engeline takılırsa, söz konusu eser buna rağmen dijital içerik veya dijital hizmet sözleşmesine konu edilerek tüketicinin erişimine sunulduğunda bu defa tüketicinin çıkarları ile telif hakkı sahiplerinin çıkarları çatışacaktır. Böylece bu iki alan uygulamada kesişir. Burada karşılaşılacak bir meseleyi çözebilmek için ise Telif Hukuku ve Borçlar Hukuku bilgisinin yanı sıra dijital içerik ve dijital hizmet sözleşmelerine ilişkin çıkarımlar yapılması gerekmektedir. Hemen söylemeliyiz ki bahsettiğimiz bu son alanda, dijital içerik ve dijital hizmet sözleşmelerine ilişkin, hukukumuzda henüz bir yasal düzenleme bulunmamaktadır.
Comments 150