Yapay zekâ, insanların doğal olarak sahip oldukları zekâ ile çözdükleri problemleri çözme becerisine sahip makinelerdir. Burada bir bilgisayar problemleri çözmek suretiyle bir zekâ örneği göstermektedir. Bununla birlikte yapay zekânın bir yazılım/bilgisayar programı olduğunu belirtmek gerekir. Yapay zekânın çalışabilmesi için fiziksel bir donanıma örneğin bir masaüstü bilgisayar ya da mobil telefona ya da bir robota ihtiyaç vardır.
Fikri bir ürünün sahibi onu meydana getiren, ortaya çıkaran kişidir. Eğer bir buluşun yapılması için ya da bir çalışmanın ortaya çıkarılması için herhangi bir kişi işe alınmışsa bunlar üzerinde hak sahibi işveren olacaktır. Bununla birlikte çalışmayı ortaya çıkaran, buluşu yapan bir yapay zekâ ise buluşçu patent evrakında kim olarak belirtilecektir? Yürürlükteki düzenlemelerde bu sorunun cevabı yoktur. Örneğin bir yapay zekânın biyoteknoloji alanında çalışan bir şirkette kimyasal bir bileşik üretmesi durumunda patent başvurularında buluşçu kısmında kimin belirtileceği sorusu gündeme gelmektedir. Burada buluşçu olarak yapay zekânın mı, yapay zekâyı yazan programcının yoksa o yapay zekâ yazılımından bir teknik problemi çözmesini isteyen ve bunun için onu veri ile besleyen kişinin adının mı buluşçu olarak belirtilmesi gerektiği hususu tartışılabilir.
Fikri mülkiyet hukukuyla ilgili mevzuat insan zekâsının ürünlerinin, yani fikri ürünlerin korunması için hazırlanmıştır. Hukukta fikri mülkiyet mevzuatının amacı eser sahipleri ve de buluşçuları onların buluşlarını veya eserlerini koruyarak desteklemek, ödüllendirmektir. Mevzuat makineler düşünülerek hazırlanmamıştır. Diğer yandan teknolojik gelişmeler bize göstermektedir ki zaman içinde daha fazla sayıda insan dışı eser yaratıcısı ve buluşçu ortaya çıkacaktır. Bu durum elbette hukuki düzenlemeleri etkileyecek, eser sahibi ve buluşçu kavramlarının tanımını genişletmek gerekebilecektir.
Yapay zekâ alanındaki gelişmeler bizi dijital eser sahipliği ya da dijital buluşçu çağına doğru taşımaktadır. Bu çağ bilgisayar yazılımlarının tıpkı insanlar gibi yazılımlar ve buluşlar ürettiği bir çağdır. Yapay zekâlı bilgisayarlar tarafından geliştirilen çalışmaların (eser veya buluşların) patentle veya telif haklarıyla korunup korunamayacağı yakın zamanda fikri mülkiyet hukukunda en çok tartışılan konulardan biri olacaktır. Bu itibarla patent mevzuatlarında yapay zekâ sistemlerinin ürettiği çalışmalara ilişkin problemlerin çözümü konusunda düzenlemelere ihtiyaç olacaktır.
Patent alanında yapay zekâ yazılımları günümüzde hâlihazırda herhangi bir insan katkısı olmaksızın pek çok alanda buluşlar yapabilmektedir. Örneğin Hitachi Şirketi’nde çalışan mühendisler, Japon hızlı trenlerinin önü için bir burun konisi (nose cone) tasarlayabilecek şekilde bir bilgisayarı programlamışlardır. Söz konusu burun konisi sayesinde trenin aerodinamik yapısı iyileşmekte daha hızlı ve daha sessiz gidebilmektedir. Yine bir bilgisayar dizel motorlarda yakıt tasarrufu sağlanmak üzere yeni bir piston şekli tasarlamak üzere programlanmıştır. Bilgisayarlar yeni ilaçlarla ilgili bileşiklerin geliştirilmesinde de kullanılmaktadır.
Patent ile ilgili mevcut hukuki düzenlemelere bakıldığında buluşçunun gerçek kişi ve buluşun insan zihninin bir ürünü olarak anlaşıldığı görülmektedir. Ancak bu durum makinelerin buluş yapabiliyor olduğu gerçeğini değiştirmemektedir. Bu itibarla hâlihazırda uygulamada patent başvurularında buluşu bir makinenin yaptığını ya da buluşun geliştirilmesinde makinenin rolünü patent bürolarına açıklamayarak (gerek mevzuatta bu konuda düzenleme olmaması gerekse buluşun belirsizlik nedeniyle geçersiz olabileceği endişesiyle) başvurular yapılmaktadır.
Bize göre eğer bir buluş patent alabilmek için gerekli tüm özellikleri taşıyorsa bir makine tarafından geliştirilmiş olsa dahi patent alabilmelidir. Bir buluş yapabilecek kadar gelişmiş bir yazılımı yapabilmek zaman ve çalışma gerektirir. Dolayısıyla bu gayretin neticesinde bir patent verilmesi yapay zekâ alanında yatırım yapanları ödüllendirici olacaktır. Patente ilişkin hukuki düzenlemeler bakımından ise bilgisayarlar/makineler tarafından geliştirilen buluşların nasıl değerlendirilmesi gerektiği, makinelerin buluşlarına patent verilip verilmeyeceğinin düzenlenmesi gerekmektedir. Bunun dışında makineler ile insanların birlikte yapacakları buluşlarda patent hakkı sahibinin kim olacağına ilişkin düzenlemelere de ihtiyaç vardır.
Henüz yapay zekâya kişilik tanınmasının kabul edilmesi söz konusu değildir. Patent mevzuatlarında da makine ürünü buluşların tesciline ilişkin düzenlemeler bulunmamaktadır. Bu nedenle Avrupa Patent Ofisi buluşçu olarak DEBUS isimli bir makinenin gösterildiği iki patent tescil başvurusunu 28 Ocak 2020 tarihli kararlarında reddetmiştir (Link) (EPO, ‘EPO refuses DABUS patent applications designating a machine inventor’) Pozitif düzenleme karşısında karar isabetli olmakla birlikte olması gereken hukuk bakımından aynı şey söylenemez. Patent mevzuatında gerekli düzenlemelerin yapılarak bu buluşların tesciline imkân sağlanması gerekmektedir. Yapay zekânın buluşları için özel bir kategori oluşturulması, buluşçu olarak yazılımın gösterilmesi, patent hakkı sahibi olarak yazılıma o teknik problemi çözmesini isteyen kişinin adının ya da yazılım üzerinde hak sahibi olan kişinin adının patent evrakına yazılması düşünülebilir. (Link) (Yapay Zekânın Buluşlarının Patentlenmesi’, Uyuşmazlık Mahkemesi Dergisi, Haziran 2018)
Comments 6