Çalışan buluşu denildiğinde herkesin aklına farklı şeyler gelse hatta kafamızda ampuller yansa da yeni 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile hayallerimizin sınırı çizilmiş görünüyor.
Konuyu takip edenlerin çok iyi bildiği gibi basit haliyle, çalışanın işyerinde iş ilişkisi içerisinde ortaya çıkardığı buluşlardır, çalışan buluşları.
Ancak sınırlar çizilirken fazlasıyla bonkör davranıldığını ve hatta bedel yönünden yaratılan karmaşayla ciddi ihtilafların gündeme geleceğini söylersek, abarttığımızı düşünmeyin.
Çalışan buluşlarına dair hükümler yazılırken nasıl olmuşsa “Kamu destekli projeler” de kapsam içine alınmış ve çalışan buluşu başlığı altında yer almıştır.
Birçok yönden eleştirdiğim çalışan buluşlarıyla ilgili düzenlemelerin öncelikle olumlu yönlerini ele almakta fayda var. O kadar çok eleştirim var ki, eleştirilerimi tek bir yazıya sığdıramayacağımı hemen belirtmeliyim.
Düzenlemenin olumlu yönlerinin başında, tabi ki çalışanın çalışması sonunda maaş geliri dışında gelir elde etme motivasyonuyla yeni fikri ürünlerin ortaya çıkması yer alıyor. Dünyanın teknoloji devrini yaşadığı düşünülürse, her buluş, ülkemizin gelişimi için ne kadar önem arz ettiği anlaşılacaktır.
İşletmelerin, baskın güç olmaya bağlı, çalışanı sadece maaş karşılığı çalıştırması ve çalışan tarafından geliştirilen buluşları, tabiri caizse “etinden ve sütünden faydalanma” olarak ele alması döneminin sona ermesi çok önemli bir adımdır.
Kanun metni bu açıdan bakıldığında çok umut verici görünse de aşağıda belirttiğim üzere, kelimelerle sanat yaratılmaya çalışıldığı için yetersiz ve hatta karmaşık hale gelmiştir.
Çalışan buluşlarına dair hükümlere ticari işletmelerden ve bazı kurumlardan ciddi eleştiriler geldi. Ancak taslak olarak görüşe sunulan SMK metinde Türk Patent tarafından kelime değişiklikleri dışında eleştirileri karşılar hiçbir düzeltme yapılmadı.
Peki, eleştiriler hangi başlıklarda toplanabilir?
İşletmeler ve işletme sayılanlar açısından tabi ki çalışana ödenecek bedelin belirlenmesi ve hesaplanmasındaki muğlaklık en çok eleştiri alan hususlardan biriydi. Eleştirinin temelinde, çalışan buluşundan işletmenin elde ettiği “kazanç” üzerinden çalışana ödenecek bedelin hesaplanması yer almaktaydı.
Kazanç?
İşte “kazanç” kelimesinin karşılığının belirlenmesi noktasında, hem hayal hem de bonkörlük sınırlarımız zorlanıyor.
Öyle ki, işletmelerin gelirleri üzerinden hesaplama yapılacağı yönünde yasal düzenleme yapılmış, ancak yönetmelikte detaylandırıldığı düşünülen kavrama ilişkin anlaşılır şekilde net veya brüt ayrımı yapılmamıştır.
Peki, işletmeler buluşun koruma altına alınması, ürüne dönüşmesi ve daha ötesinde pazarlanması, satılması gibi kalemlerde yaptığı harcamaları gelirinden düşerek mi hesaplama yapacaktır? Yani, net geliri mi dikkate alınacaktır?
Tabi ki net gelire göre hesaplama yapılacaktır, ancak bu yöndeki düzenleme, kelime kalabalığı arasında anlaşılmaz hale gelmiştir.
Mevzuatın uygulanacağı taraflar arasında yer alan “çalışan” düşünülerek kelimelerle sanat yapılmaya çalışılmasından ziyade kelimelerin, konuyu açıklamak ve akılda soru kalmasını önlemek amacıyla kullanılması gerekiyor.
Çalışan buluşları ele alınırken, önce kapsamı, sonrasında da buluştan nasıl gelir elde edildiği, elde edilen gelirden çalışana hangi yöntemler dikkate alınarak bedel ödendiği, kamu destekli projelerin niteliği gibi birçok başlık altında konu değerlendirilmelidir.
Konuya giriş yapmış görünsem de, şimdilik sadece kapıyı araladık.
Comments 160