1)Türk Patent Enstitüsünün Adı Artık “Türk Patent ve Marka Kurumu” Oldu
Türk Patent Enstitüsü (TPE) olarak bilinen idari yapının adı değişti. Yeni adı Türk Patent ve Marka Kurumu (kısa ismi; Türk Patent) oldu.
2)Uluslararası Tükenme İlkesi Benimsendi
Hak sahibi, üzerinde fikri mülkiyet hakkı bulunan ürünleri bir kez satınca, artık sonraki satışlara müdahale edemez. Buna hakkın tükenmesi ilkesi denir. Bu ilke ilk satış doktrini olarak da bilinir.
İlkenin uygulanabilmesi için iki şart birlikte gerçekleşmelidir:
i) Ürün, hak sahibi tarafından veya onun izniyle (örneğin, lisans sahibince) piyasaya sunulmalı, i) Sonradan satışı yapılan ürün, orijinal olmalı. Eğer markalı ürün taklit edilerek piyasaya sürülmüşse, yani hak sahibinin rızası dışında piyasaya sunulmuşsa tükenme ilkesi uygulanmaz. Benzer şekilde orijinal markalı bir ürün değiştirilerek ya da kötüleştirilerek piyasaya sürülmüşse hak tükenmez ve ihlal gerçekleşir. Bununla birlikte hasarlı bir otomobilin kaportasının ya da teybinin orijinal olmayanla değiştirilmesi marka hakkını ihlal etmez. Benzer şekilde belirli kurallara uymak kaydıyla, başka bir ülkeden ithal edilen ilaç gibi bir ürünün ambalajı değiştirilerek Türkçeleştirilmesi ve Türkiye’deki gramaja/dozaja uygun şekilde yeniden paketlenmesi kural olarak hak ihlali değildir.
Hakkın, bir ülke içinde tükeneceği herkesçe kabul edilmektedir. Peki, hak sahibinin izniyle bir ülkede piyasaya sürülen ürünlerin, ithal edilerek başka bir ülkede satışı yapılabilir mi? Bu soruya bağlı olarak üç tür tükenmeden söz edilir: i) Ülkesel tükenme, ii) Bölgesel tükenme ve iii) Uluslararası tükenme.
i)Ülkesel Tükenme: Bir ülkede markalı ya da patentli bir ürünün, hak sahibi veya onun izniyle üçüncü bir kişi tarafından piyasaya sürülmesinden sonra, o ülke içindeki dolaşımına hak sahibi engel olamaz. Sözgelimi, Coca Cola markalı içecekleri, dileyen kişi Türkiye’nin dilediği bölgesinden satın alarak başka bir bölgesinde satabilir. Coca Cola firmasının, Türkiye’yi bölgelere bölerek her bir bölgede bayileri yoluyla satış yapması, bu durumu değiştirmez. Zira Coca Cola firması ile bayiler arasındaki bayilik sözleşmesi üçüncü kişileri bağlamaz. Çünkü hak sahibinin marka hakkı, ürünü Türkiye’de bir kez satmakla Türkiye’nin tamamında tükenmiştir.
ii)Bölgesel Tükenme: Bu türde tükenme ilkesi, ilgili bölgenin tümü tek pazar kabul edilerek uygulanmaktadır. AB’de bölgesel tükenme kabul edilmiştir. Buna göre, bugün itibariyle yirmi sekiz üyesi bulunan AB’nin herhangi bir ülkesinde hak sahibinin izniyle ürün piyasaya sürülünce hak bölgenin tamamında, yani yirmi sekiz ülkede tükenmektedir Ayrıca Avrupa Ekonomik Alanındaki (AEA) ülkeler de bu bölgeye dâhil edilmiştir. Örneğin, Nike firması, ayakkabılarını Almanya’da piyasaya sunmuşsa, üçüncü bir kişi Nike’tan izin almaksızın bu ayakkabıları Almanya’dan satın alarak İtalya’da ya da Macaristan’da satabilir. AB ile gümrük birliği oluşturmamıza rağmen Avrupa’nın itirazları nedeniyle bu bölgeye Türkiye dâhil edilmedi.
iii)Uluslararası Tükenme: Bu halde ise markalı ya da patentli bir ürün dünyanın herhangi bir yerinde hak sahibinin izniyle piyasaya sürülünce hak tükenir ve hak sahibi o ürünün başka bir ülkedeki satışına engel olamaz. İlkenin kabul edilmesi durumunda örneğin, hak sahibi tarafından Güney Afrika’da satışı yapılan bir ürün, hak sahibinin izni olmadan üçüncü kişilerce Türkiye’de satılabilir.
Bugün gelinen noktada ülkeler genellikle ülkesel tükenmeyi tercih etmektedir. Önceki düzenlemede Türkiye de bu akıma uygun olarak ülkesel tükenmeyi benimsemiş; yalnızca entegre devre topografyaları bakımından uluslararası tükenmeyi kabul etmişti.
SMK ile birlikte Türkiye, büyük bir politika değişikliğine giderek tüm sınai mülkiyet hakları bakımından uluslararası tükenme ilkesini benimsedi. Özetle SMK, tüm hak kategorileri bakımından uluslararası tükenme ilkesine geçmiştir. Buna göre markalı ya da patentli bir ürün, dünyanın herhangi bir yerinde piyasaya sürüldükten sonra artık ilgili marka ya da patent sahibinin iznine ihtiyaç kalmaksızın o ürün Türkiye’ye ithal edilebilecektir.
3.Önceki Tarihli Hakların Etkisi
Türk mahkeme uygulamasına göre, tescilli bir hak sahibine karşı tecavüz davası açılacaksa; ihlali gerçekleştiren kişinin öncelikle bu tescili hükümsüz kıldırılmalı ve ardından tecavüz davası açılmalıdır. Bir hükümsüzlük davası ortalama beş yıl sürdüğü için kötü niyetli kişiler sınai mülkiyet sistemini dolanıyordu. Zira uygulamada kötü niyetli kişiler, başkalarına ait markaların itibarından yararlanmak ya da başkalarının patentli buluşunu kullanmak için marka, patent, faydalı model veya tasarım belgesi almaktadır. Kendisine karşı açılan tecavüz davasında ise sonradan aldığı bu sınai mülkiyet belgesine dayanarak; belgesi geçerli olduğu sürece kendisine dava açılamayacağı savunmasını geliştirmektedir. Bu nedenle sınai mülkiyet belgeleri, kötü niyetli kişiler için güvenli limana dönüşmüş idi.
SMK, sistemi bu şekilde dolanmanın önünü tamamen kapattı. Buna göre marka, patent veya tasarım hakkı sahibi, kendi hakkından daha önceki tarihli hak sahiplerinin açtıkları tecavüz davasında artık kendi belgesine dayanarak savunma geliştiremeyecektir. Yani belgesi olan kişiye karşı da tecavüz davası açılabilecektir. Böylece tescil belgeleri, gerçek hak sahibine karşı güvenli liman olmaktan çıkmıştır.
4.Hukuki İşlemlerin Şekli
Sınai mülkiyete ilişkin işlemler yazılı şekle tabidir. Ancak devir işlemleri, resmi şekle tabi olup, noterde yapılması zorunludur.
5.İhlallerde Daha Fazla Tazminat
İhlal durumunda ödenecek tazminat miktarının hesaplanma yöntemi değişti. Buna göre ödenmesi gereken tazminat, tecavüz yoluyla elde edilen net kazanç şeklinde hesaplanarak tazminat miktarı artırılacaktır. “Sınai mülkiyet hakkının kullanımı yoluyla” ibaresi çıkarıldığı için hakkın, gelirdeki payına artık bakılmayacaktır. Yoksun kalınan kazancın hesabında ihlalin nitelik ve boyutu dikkate alınacaktır.
6.Taklit Markalı Mallara Ekspres İmha Prosedürü Getirildi
Türkiye’de bir davanın sonuçlanması yıllar almaktadır. Bu süre zarfında suça konu ürünlerle adliye ve yedi emin depoları dolup taşmaktadır. SMK’ya göre daha yargılamanın başında suça konu taklit markalı mallardan yeteri kadar numune alınarak kalan suç eşyası, mahallin maliye teşkilatına gönderilecektir. Şu şartların varlığı halinde daha işin başında suç eşyası imha edilecektir: a) Malın zarara uğraması, b) Değerinde esaslı ölçüde kayıp tehlikesi bulunması, c) Muhafazası ciddi külfet oluşturması. Bu şartlardan birinin varlığı halinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak soruşturma aşamasında savcının talebi üzerine hâkim, kovuşturma aşamasında hükümden önce dosyaya bakan mahkeme tarafından suça konu malların imhasına karar verilecektir. Böylece uygulamada adli emanet ve yedi emin depolarını dolduran suça konu taklit markalı mallar hızlı bir şekilde imha edilecektir.
7.Fikri Mülkiyet Akademisi Kuruldu
SMK gereği bir Fikri Mülkiyet Akademisi kurulması öngörüldü. Hem Türk Patent hem de Telif Hakları bünyesinde birer adet de eğitim merkezi kuruldu. Böylece sınai hakların yanında telif haklarına ilişkin eğitim faaliyetleri de etkin hale getirildi. Diğer yandan geçtiğimiz günlerde ülkemizde fikri mülkiyet hukukunun bir doçentlik alanı ilan edilmesi de bu bağlamda önemli bir gelişmedir.
8.Marka ve Patent Vekilleri Yasal Statüye Kavuşturuldu
Marka ve patent vekilliği meslek kuralları tanımlanarak disiplin hükümleri getirildi. Bu meslekle ilgili bir disiplin kurulu kurulmak suretiyle vekillik mesleğinin disipline edilmesi ve bu nedenle oluşan hak kayıplarının önlenmesi amaçlanmaktadır.
9.Teknoloji Transferine Yeni Yaklaşım
Türk Patent uzun süredir Patent Ajansı üzerinde çalışma yürütüyordu. SMK gereği teknoloji transferlerine dönük Türk Patent bünyesinde Yenilik ve Tanıtım Dairesi Başkanlığı kuruldu. Böylece Türk Patent, sınai mülkiyet haklarının tanıtımı, ekonomik değerlemesi, teknoloji transferi ve yenilik destekleri gibi konularda yasal olarak görevlidir. Bu bağlamda Türk Patent, Türk Sınai Mülkiyet Değerleme firması kurdu (Link). Anılan firma bugüne kadar henüz bir varlık gösterememiştir.
10.Tebligatta Elektronik Sisteme Geçildi
Türk Patent tarafından yapılacak tebligatlar, kişinin önceden rızası alınarak o kişiye tahsisli posta kutusu aracılığıyla elektronik ortamda gerçekleştirilmektedir. Buna göre Türk Patent, tebligatları ilgili kişinin posta kutusuna koymaktadır. Posta kutusuna konulmasını müteakip muhatabın, posta kutusuna ilk giriş yaptığı tarihte ve her halde belgenin posta kutusuna konulduğu tarihi izleyen onuncu günün sonunda tebligat yapılmış sayılmaktadır.
Comments 160