– I –
2547 sayılı Kanunun 11. maddesi gereği Üniversitelerarası Kurul, hukukta aşağıdaki alanları doçentlik alanları olarak belirlemiştir: https://www.uak.gov.tr/DuyuruBelgeleri/2023/8/2023BilimveSanatAlaniAnahtarKelimeler_24082023.pdf (erişim; 25.9.2023).
– II –
Bu platformda daha önce fikri mülkiyetin neden bir doçentlik alanı kabul edilmesi gereği üzerinde durulmuştu (Bkz. https://fikrimulkiyet.com/fikri-mulkiyet-hukuku-mustakil-bir-docentlik-alani-ve-mustakil-bir-anabilim-dali-olarak-kabul-edilmeli/). O yazıda vurgulandığı üzere, doçentlik alanı ilan edilirken bir “… disiplinin ülkenin sosyal, siyasal, kültürel ve ekonomik bakımından öneminin yanı sıra yabancı ülkeler ve uluslararası hukuk uygulamasındaki boyutu da dikkate alınmaktadır”.
Fikri mülkiyet hukukuyla ilgili 1995 yılında dünyadaki ve ülkemizdeki bütün şartlar değişmesine rağmen Üniversitelerarası Kurul, fikri mülkiyeti ancak 25 yıl gecikmeyle 2019’da doçentlik alanı ilan etmişti. Bu gecikmenin maliyeti, fikri mülkiyet alanındaki akademik faaliyetler gelişememesi şeklinde tezahür etti. Bu alanda uzmanlaşmak isteyenler ya ticaret ya da medeni hukuka kaymak zorunda kaldı. Bu da bu alandaki akademik çalışmaların sığ kalmasına yol açtı.
S&P’nin yaptığı bir araştırmaya göre şirket varlıklarının %90’ı gayri maddi varlıklara kaydı (Bkz. https://www.visualcapitalist.com/the-soaring-value-of-intangible-assets-in-the-sp-500/ -erişim; 25.9.2023):
Başka bir deyişle içinde yaşadığımız Bilgi Toplumunda üretim ve ticaret yöntemleri şekil değiştirdi. Üretimdeki kol gücünün yerini, büyük ölçüde beyin gücü aldı. Tüm bu gelişmeler Bilgi Sermayesi kavramını doğurdu. Bilgiyi koruyucu hukuk dalı olan Fikri Mülkiyet Hukuku uluslararası görüşmelerde ajandanın başında kendisine hep yer buldu, buluyor.
– III –
Üniversitelerarası Kurul, Ağustos 2023’te yeni bir karar aldı ve yukarıda tablodaki hukuk branşlarını doçentlik alanı ilan etti. Tabloda hem Fikri Mülkiyet Hukuku hem de Patent ve Tasarım Hukuku yer alıyor.
Hukuk, kurallar bütünüdür. Hukuk öğretiminde ve uygulamasında kolaylık sağlamak için kuralların niteliğine bağlı olarak hukuk alanları oluşturulmuştur. Roma hukukuna dayanan hukukumuzdaki genel ayırım; özel hukuk – kamu hukuku şeklindedir. Ancak bu ayırım da alt dallara bölünür. Medeni Hukuk, Borçlar Hukuku, Ticaret Hukuku ve Fikri Mülkiyet Hukuku gibi branşlar özel hukuk alanlarıdır. Ceza Hukuku, İdare Hukuku ve Vergi Hukuku gibi dallar da kamu hukukuna dahildir.
Fikri mülkiyet hukuku geleneksel olarak temelde iki kategoriye ayrılır; i) Telif hakları, ii) Sınai haklar. Patentler ve tasarımlar sınai haklar kısmında yer alır. Ülkemizdeki idari yapılanma da bu ayırıma göre yapılmıştır. Eğer fikri mülkiyet bölünerek farklı doçentlik alanları ilan edilecekse bu ayırım telif ve sınai haklar şeklinde olmalıdır. Kaldı ki fikri mülkiyeti bölerek farklı doçentlik alanları çıkarmayı gerektiren haklı bir neden bulunmuyor. Tam aksine fikri mülkiyetin bütünlüğü korunmalıdır.
Kümülatif (çoklu) koruma ilkesi gereği haklar iç içe geçmiş vaziyettedir. Sözgelimi, bir cep telefonu teknik bir üründür ve onun teknik özellikleri patent mevzuatıyla korunur. Ama yazılımı telif mevzuatına tabidir. Bir karton karakteri hem telif hem de tasarım mevzuatıyla korunur. Marka olarak korunması da çok olağandır. Dolayısıyla fikri mülkiyeti bölmeye yönelik yapılacak müdahaleler anlamlı değildir. Patentin mühendislik boyutu olması da alanı bölmeyi haklı kılmaz. Telifin de sanat boyutu vardır. hatta yazılımlar üzerinden mühendisliğe bakan yönü vardır.
Fikri mülkiyet önemli bir hukuk politikası alanıdır. Bu alandaki ülke politikalarının doğru bir şekilde inşası ve yürütülmesi büyük önem taşımaktadır. Bu yapılırken parçalı politikalar yerine bütüncül yaklaşımla bu politikalar belirlenmeli ve tek elden yürütülmelidir. Her fırsatta vurguladığım üzere Fikri Mülkiyet Ofisi şemsiyesi altında Türk Patent ve Telif Hakları Genel Müdürlüğü birleştirilmelidir. Böylece ülkenin fikri mülkiyet politikası tek elden yönetilir. Politikaların belirlenmesinde ve yürütülmesinde akademinin katkısı hafife alınamaz.
– IV –
Üniversitelerarası Kurul, gecikmeli de olsa Fikri Mülkiyet Hukukunu doçentlik alanı ilan etti. Akademik camia bu gecikmeyi telafi etmekle meşgulken, şimdi saatin sarkacının diğer uca sarkmasına benzer şekilde aşırılığa kaçarak bu alanı kendi içinde bölmesi alanın zayıflamasına ve karmaşaya yol açacaktır. Bu hatalı karardan geç olmadan bir an önce dönülmelidir.