Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, AB’nin telif haklarını modernize edebilmek için 2016 yılında bir paket hazırladı ve kamuoyuna duyurdu. Paketin içindeki Dijital Tek Pazarda Telif Hakları Yönergesi (2019/790/EU sayılı DSM Directive), 7.6.2019 yılında yürürlüğe girdi (Link: https://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/TXT/HTML/?uri=CELEX:32019L0790&from=EN). Üye ülkeler, Yönergeyi iki yıl içinde iç hukuklarına aktarmakla yükümlü olup, bu süre 6.6.2021 tarihinde doluyor.
2001 Bilgi Toplumu Yönergesinden sonra telif haklarıyla ilgili en kapsamlı düzenlemeyi içeren 2019/790/EU sayılı DSM Yönergesinde şu konulara yer verildi:
i) Metin ve veri mayıncılığı (m. 3-4)
ii) Eğitim-öğretim amacıyla eserlerin online kullanılması (m. 5)
iii) Kültürel mirasın korunması (m. 6)
iv) Ticari satışta olmayan eserler (m. 8-11)
v) Genişletilmiş lisanslama (m. 12)
vi) İşitsel-görsel eserlerin dijital platformlarda umuma erişiminin sağlanması (m. 13)
vii) Süresi dolan görsel sanat eserlerinin çoğaltılması (m. 14)
viii) Basın Yayıncılarına tanınan bağlantılı hak statüsü (m. 15)
ix) Yayıncılara (publishers) tanınan uygun bedel hakkı (m. 16)
x) Online platformlara getirilen filtreleme yükümlülüğü (m. 17)
xi) Eser sahipleri ile icracı sanatçılara tanınan adil bedel hakkı (m. 18-23)
Bu başlıkların her birisi ayrı birer doktora çalışmasını hak etmekle birlikte bu yazıda, Yönergenin en tartışmalı ve dikkat çekici hükümlerine kısa kısa değineceğiz.
a) Veri ve Metin Madenciliği (data and text mining) İstisnası: Günümüzde bilgi analizi ve bilgiye erişim gibi amaçlarla dijital ortamda veri ve metin madenciliğine sıklıkla başvuruluyor. Bu yapılırken başkalarına ait telif unsurları ister istemez kullanılıyor. Bu kullanımlar genellikle telif ihlali oluşturur. İşte anılan Yönerge, bir istisna hükmüne yer vererek veri ve metin madenciliği amacıyla başkalarına ait eser ve bağlantılı hak konularının izinsiz kullanılmasına imkân tanıyor. Ancak bu istisnadan sadece araştırma kuruluşları yararlanabilecek. Tam da bu nedenle Yönergedeki istisnanın çok dar tutulduğu eleştirisi yapılıyor.
b) Basın Yayıncılarına (press publishers) Tanınan Bağlantılı Haklar: Dünyada telif koruması, 13. yüzyıla kadar eskiye dayanır. Modern anlamdaki koruma ise 18. yüzyıla kadar geriye gider. Tarihsel süreçte telif koruması ilk olarak ilim-edebiyat eseri sahiplerine daha sonra güzel sanat, müzik ve sinema eser sahiplerine tanındı. Önce eser sahiplerine tanınan haklar, sonraki yıllarda icracı sanatçılara, müzik ve film yapımcıları ile radyo-TV kuruluşlarına verildi. Bu ikinci gruptakilere bağlantılı hak sahibi denir. Bu Yönergeyle şimdi AB’de Basın Yayıncılarına bağlantılı hak statüsü verildi ve bunlara çoğaltma ve umuma erişimi sağlama (making available to the public) hakları tanındı. Bu adım, telif hukukunda tarihi bir kırılmayı ifade ediyor.
Yeni haklar; Google, Facebook ve Instegram bilgi toplumu hizmet sağlayıcıları (information society service providers) tarafından izinsiz bir şekilde basın içeriklerinin çevrimiçi olarak ticari maksatla kullanımını yasaklamaktadır.
c) Online Platformlara İçerik Filtreleme Yükümlülüğü: YouTube, Facbook ve Google benzeri online platformlara yapılan yüklemelere konu video ve metin gibi fikri ürünlerin pek çoğu telife konu unsurlar içeriyor. Bu unsurlar yüklenirken başkalarının telif haklarının ihlal edilip edilmediğini yer sağlayıcı durumundaki bu platformlar kontrol etmiyor, yani filtreleme yapmıyor. Daha önce uyar-kaldır prosedürü çerçevesinde sorumlu tutulan bu platformların Yönergeyle hukuki sorumluluğu ağırlaştırılıyor ve belirli şartlarda filtreleme yükümlülüğü getiriliyor. Böylece telife konu unsurların dijital mecralardaki yolculuğu daha fazla legalize edilecek ve haklar daha fazla korunabilecek. Bu uygulamanın platformlara getireceği külfet ve internetin kontrolü gibi hususlar ciddi tartışmalara yol açtı. Bu tartışmalar bütün yoğunluğuyla bugün de sürüyor.
DSM Yönergesindeki düzenlemeler, ülkemizin de gündemini yakın gelecekte meşgul edecek gibi görülüyor.
Comments 150