7155 sayılı Kanunun 06/12/2018 tarihinde kabulü ile birlikte Türk Ticaret Kanununun (TTK) 5/A maddesine aşağıdaki hüküm eklenmiştir:
“Kanunun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” Söz konusu hüküm 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Böylece işçi ve işveren uyuşmazlıkları bakımından 1 Ocak.2018 tarihinden itibaren “dava şartı” olarak uygulanan zorunlu arabuluculuk, 1 Ocak 2019 tarihinden itibaren ticari alacak ve tazminata ilişkin ticari uyuşmazlıklarda da uygulanmaya başlanmıştır.
TTK 5/A maddesinde, zorunlu arabuluculuk bütün ticari uyuşmazlıklar için değil, sadece konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri için öngörülmüştür. Yeni Kanuna göre bir ticari uyuşmazlığın her iki tarafı da tacirse ve uyuşmazlık tarafların ticari işletmesiyle ilgiliyse dava açmadan önce mutlaka arabulucuya başvurulmalıdır. Örneğin bir şirket başka bir şirkete mal satmış veya hizmet görmüş ancak alacağını alamamışsa, dava açmadan önce arabulucuya başvurması zorunludur. Buna karşılık TTK’da düzenlenen hususlardan doğan uyuşmazlıklar tarafların sıfatına (tacir/tüccar olup olmamasına) bakılmaksızın ticari uyuşmazlık/ticari dava sayılmakta ve zorunlu arabuluculuğa tabi tutulmaktadır.
Fikri Mülkiyet Haklarından Doğan ve Konusu Bir Miktar Paranın Ödenmesi Olan Alacak ve Tazminat Talepleri de Zorunlu Arabuluculuğa Tabidir
TTK 4/1-a) hükmü, tarafların sıfatına (tacir/tüccar olup olmamasına) bakılmaksızın fikri mülkiyet mevzuatından doğan bütün uyuşmazlıkları/davaları ticari uyuşmazlık/ticari dava saymıştır. Söz konusu hükümde her ne kadar “fikri mülkiyet mevzuatı” ibaresi kullanılmışsa da bu ibareyle kastedilen marka, patent, tasarım gibi sınai haklar mevzuatı (dar anlamda fikri mülkiyet mevzuatı) dır. Bu nedenle geniş anlamda fikri mülkiyet mevzuatı kapsamına giren telif mevzuatından doğan bütün uyuşmazlıklar mutlak ticari dava sayılmaz. Zira aynı maddenin 4/1-f hükmünde fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bir tarafın işletmesiyle ilgili olması şartıyla ticari dava sayılmıştır. Buna göre taraflarının tacir/tüccar olup olmamasına bakılmaksızın sınai haklar mevzuatından, özellikle Sınai Mülkiyet Kanunundan doğan bütün davalar ticari dava sayılır. Örneğin esnafa veya bir öğrenciye ait marka, patent, tasarım gibi sınai haklarından kaynaklanan davalar da ticari dava sayılır. Buna karşılık TTK 4/1-f) hükmüne göre fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bir tarafın işletmesi ile ilgili olması şartıyla ticari dava sayılır. Örneğin bir kitabın yazarı ile bir yayınevi arasında çıkan uyuşmazlık ticari uyuşmazlık/ticari dava sayılır. Zira her ne kadar kitap yazarı tacir/tüccar olmasa da uyuşmazlığın diğer tarafı olan yayınevi tacirdir ve uyuşmazlık fikir ve sanat eserleri ile ilgilidir. Buna karşılık iki yazar arasında fikir ve sanat eserleri mevzuatından, örneğin telif hakkından kaynaklanan bir dava ticari dava sayılmaz.
Ancak belirtmek gerekir ki, TTK 5/A hükmüne göre, fikri mülkiyet haklarına ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin bütün uyuşmazlıklar zorunlu arabuluculuğa tabi değil, bu uyuşmazlıklardan sadece konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması gereklidir. Buna göre örneğin Türk Patent ve Marka Kurumu’nun fikri mülkiyet hakları ile ilgili verdiği kararlara karşı iptal davası açmadan önce arabulucuya gitme zorunluluğu olmadığı gibi, fikri mülkiyet haklarına karşı hükümsüzlük davası açmadan önce de arabulucuya gitme zorunluluğu bulunmamaktadır. Buna karşılık fikri mülkiyet haklarının ihlali nedeniyle örneğin bir marka veya patentin taklit edilmesi halinde açılacak tazminat davalarında öncelikle arabulucuya başvurmak gerekir veya fikri mülkiyet hakkının lisans verilmesinden doğan lisans bedelinin talebi için dava açılmadan önce arabulucuya gitmek zorunludur.
Arabuluculuk Süreci Nasıl İşleyecek?
Alacak veya tazminat talebinde bulunan kişi, karşı tarafın yerleşim yerindeki veya işin yapıldığı yerdeki adliye arabuluculuk bürosuna, adliye arabuluculuk bürosu kurulmayan yerlerde ise görevlendirilen sulh hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüğüne başvuracak.
Alacaklı ve borçlu birlikte bir arabulucuyu seçme imkanına sahip olmakla birlikte genellikle taraflar arasında bir arabulucu üzerinde anlaşma sağlanamamaktadır. Bu durumda arabuluculuk büroları uyuşmazlığın çözümünde görev yapacak arabulucuyu sistem üzerinden otomatik olarak atayacak. Arabulucu uyuşmazlığı 6 hafta içinde olumlu veya olumsuz sonuçlandırmak zorundadır. Gerektiğinde bu süre en fazla 2 hafta daha uzatılabilir. Tarafların anlaşması halinde bu anlaşma mahkeme hükmü niteliğindedir. Bu nedenle aynı konuda bir daha dava açılamayacak. Uyuşmazlığın arabulucuda çözülememesi halinde, son tutanağın düzenlendiği tarihten iki hafta içinde taraflar dava açabilecek. Bu durumda davacı arabuluculukta anlaşma sağlanamadığına ilişkin belgeyi de dilekçesine eklemek zorundadır. Taraflardan biri arabuluculuk görüşmesine katılmazsa, davada lehine karar verilse dahi, yargılama giderinin tamamını ödemek zorunda kalacaktır.
Arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları hâlinde iki saatlik ücret tutarı Bakanlık bütçesinden ödenir. Anlaşama halinde ise taraflar arabulucunun ücretini tarifeye göre eşit ödeyecekler.
Arabulucuya Başvurulmadan Dava Açanların Davası Red Edilecek
Zorunlu arabuluculuğa tabi uyuşmazlıklarda alacaklı dava açmadan önce arabulucuya başvurmak zorundadır. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir. Davası red edilen alacaklı aynı zamanda dava masraflarını da ödemek zorunda kalacaktır.
Fikri Mülkiyet Uyuşmazlıklarında Zorunlu Arabuluculuğun Faydaları
İş uyuşmazlıklarındaki arabuluculukta yakalanan başarının ticari uyuşmazlıklarda da yakalanması hedeflenmektedir. Türkiye’de zorunlu arabuluculuk ilk olarak 1 Ocak 2018’den itibaren işçi-işveren uyuşmazlıklarında uygulanmaya başlandı. 01.12.2018 tarihi itibariyle 321 bin uyuşmazlık arabulucuların önüne geldi. Bu uyuşmazlıkların %70’si dava açmaya gerek kalmadan arabulucular tarafından çözüldü. İş davalarında beklenenin çok üzerinde yakalanan bu başarı ticari davalarda da yakalanabilir. Yılda yaklaşık 200 bin ticari uyuşmazlığın arabulucuların önüne gelmesi bekleniyor.
Ticari uyuşmazlıklarda dava açılmadan önce arabulucuya başvurulma şartının getirilmesi çok yerinde olmuştur. Zira bilindiği üzere Türkiye’de davaların sonuçlanması çok uzun sürdüğü gibi aynı zamanda masraflıdır da. Oysa arabuluculuk ile uyuşmazlıklar çok kısa süre içinde ve daha az masrafla sonuçlanmaktadır. Arabuluculukla birlikte yargının iş yükü azalacak ve uyuşmazlıklar her iki tarafın iradesine uygun şekilde sonuçlandırılacak.
Zorunlu Arabuluculuk Şartı Görülmekte Olan Davalara uygulanmayacak
Arabuluculuk sadece 01.01.2019 tarihinden itibaren açılacak davalarda zorunlu olacak. Bu tarihten önce açılmış ve halen görülen davalarda arabuluculuğa başvuru zorunlu değil. Ancak taraflar isterse bu davalarda da gönüllü olarak arabulucuya başvurabilir. Dava açıldıktan sonra tarafların birlikte arabulucuya başvuracaklarını beyan etmeleri hâlinde yargılama, mahkemece üç ayı geçmemek üzere ertelenir. Bu süre, tarafların birlikte başvurusu üzerine bir defaya mahsus olmak üzere üç aya kadar uzatılabilir. Taraflar arabulucu nezdinde anlaşırlarsa bu anlaşma hükümlerine göre dava da sona erecektir. Anlaşamama halinde dava kaldığı yerden devam edecektir.
Comments 145