Özellikle internetin gelişimi ve kullanıcı sayılarının artması nedeniyle günümüzde bilgiye ulaşmak son derece kolaylaştı. Daha önceleri kitaplar arasında boğulurken şu anda internet sayesinde her türlü bilgiye saniyeler içerisinde ulaşmak mümkün hale geldi. Bilgiye ulaşmaktaki en kolay yöntem ise hiç şüphesiz, arama motorlarıdır. Bu teknolojik gelişmeler karşısında, bireylerin kişilik haklarının giderek sınırlandığını görmekteyiz.
Bireylerin Anayasalar ve Uluslararası Sözleşmeler ile teminat altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinin internet üzerinde zaman zaman ihlal edildiği de yadsınamaz bir gerçektir. Ancak bunun yanında hukuka uygun içerikler olsalar da kişilerin itibar, şeref ve haysiyetlerini rencide edici içeriklerin internet ortamında zaman sınırı olmaksızın devam etmesi beklenemez. Bireylerin sosyalleşme ihtiyacı karşısında bu sosyal çevrede itibarlarını, şeref ve haysiyetlerini koruması en temel haklardandır. İşte tam bu noktada “unutulma hakkı” kavramı ile karşılaşıyoruz. Unutulma hakkı, kısaca kişilerin arama motorlarında kendisi ile ilgili içeriklerin listelenmemesini isteme hakkı (delisting / the right to de-referencing) olarak tanımlanabilir. Bir başka deyişle unutulma hakkı, dijital dünyada kişilerin, bulunmasından rahatsızlık duydukları içerikleri, bulundukları ortamlardan (arama motorlarından) kaldırılmasını talep etme hakkı olarak tanımlayabiliriz.
Aslında bu kavram, Avrupa Birliği Adalet Divanın vermiş olduğu bir kararda (https://eur-lex.europa.eu/legal-content/en/TXT/?uri=CELEX:62012CC0131) ortaya çıkmıştır. İspanyol vatandaşı Mario Costeja González adlı kişi sosyal güvenlik borçlarını ödeyebilmek için mülklerini satmak zorunda kalmıştır. Bu durum ise La Vanguardian gazetesi tarafından haber yapılmış ve gazetenin internet sitesinde de bu haber yayımlanmıştır. Mario Costeja González, Google arama motoruna adının yazıldığında La Vanguardian gazetesinin iki farklı linkine ulaşıldığı ve bu linklerle üçüncü kişilerin, kişisel bilgilerine kolayca ulaştığını gerekçe göstererek Google arama motorunda bu linklerin listelenmemesi talebi ile İspanyol Veri Koruma Ajansı başvurmuştur. Sonuç olarak listeden kaldırma kararı verilmiş ancak Google’ın yapmış olduğu itiraz neticesinde dava önce İspanyol Yüksek Ulusal Mahkemesine ve oradan da Avrupa Birliği Adalet Divanının önüne gelmiştir. Avrupa Birliği Adalet Divanı, aradan uzun zaman geçmesi nedeniyle olayın haber niteliğini yitirdiği, özellikle kamu yararı olmaması, tarihi, istatiksel ve bilimsel açıdan araştırmaları destekleyici bir durumun olmaması halinde bu verilerin listelemeden silinmesi gerektiğini değerlendirmiştir. Uzun bir süre sonra haberin etkisini ve üçüncü kişiler açısından önemini yitirdiği, gerekçesi ile kişilerin kişisel verilerinin arama sonuçlarından çıkarılma taleplerinin yerinde olacağına karar vermiştir.
Türk hukuku açısından baktığımızda, Anayasa Mahkemesi kararında da unutulma hakkını görmekteyiz. Hakkında yıllar önce yürütülen bir ceza yargılamasının haberlerinin halen internette kolay ulaşılabilir olduğunu bu durumunda özel ve iş hayatını doğrudan etkilediğini belirterek açmış olduğu davayla ilgili yerel mahkemelerde bir sonuç alamamış ve olay Anayasa Mahkemesinin önüne gelmiştir. Bu olay açısından göz önünde bulundurulması gereken önemli bir husus şeref ve itibarın korunması hakkı ve unutulma hakkı karşısında sadece ifade ve basın özgürlüğünün değil, ayrıca kişilerin haber ve fikirlere ulaşma özgürlüğünün de olduğudur. Kamu yararı bakımından siyasi veya medyatik bir kişiliğe sahip olmayan başvurucu hakkında internet ortamında yayınlanan haberlerin kolaylıkla ulaşılabilirliğinin başvurucunun itibarını zedelediği açıktır. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi başvurucunun şeref ve itibarını koruma hakkının ihlal edildiği sonucuna varmıştır. (https://kararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/BB/2013/5653)
Yargıtay kararlarında da unutulma hakkına sıkça rastlanılmaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurul Kararında şu ifadelere yer verilmiştir: “Unutulma hakkı ile geçmişinde kendi iradesi ile veya üçüncü kişinin neden olduğu bir olay nedeni ile kişinin geleceğinin olumsuz bir şekilde etkilenmesinin engellenmesi sağlanmaktadır. Bireyin geçmişinde yaşadığı olumsuz etkilerden kurtularak geleceğini şekillendirebilmesi bireyin yararına olduğu gibi toplumun kalitesinin gelişmişlik seviyesinin yükselmesine etkisi de tartışılmazdır. Unutulma hakkı; üstün bir kamu yararı olmadığı sürece, dijital hafızada yer alan geçmişte yaşanılan olumsuz olayların bir süre sonra unutulmasını, başkalarının bilmesini istemediği kişisel verilerin silinmesini ve yayılmasının önlemesini isteme hakkı olarak ifade edilebilir.” (YHK 17/6/2015 tarihli ve E.2014/4-56, K.2015/1679). Dikkat edilirse Türk içtihat hukukundaki bu tespitler, Avrupa Birliği Adalet Divanı kararı ile paralellik arz etmektedir.
Yargı kararlarında yerini alan unutulma hakkı, 31.07.2020 tarihli resmi gazetede yayımlanan, 7253 sayılı yasanın 5. maddesi ile 5651 sayılı yasanın 9. maddesine 10. fıkra olarak eklenerek Türk Hukuku açısından başka bir boyuta taşınmıştır. Belirtilen kanun ile 5651 sayılı yasanın 9. maddesine eklenen fıkra hükmü şöyledir: “İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik hakları ihlal edilenlerin talep etmesi durumunda hâkim tarafından, başvuranın adının bu madde kapsamındaki karara konu internet adresleri ile ilişkilendirilmemesine karar verilebilir. Kararda, Birlik tarafından hangi arama motorlarına bildirim yapılacağı gösterilir”. Görüleceği üzere aslında unutulma hakkı madde içeriğinde doğrudan geçmemekte ancak internet adresleri ile ilişkilendirilmeme ifadesi ile unutulma hakkı dolaylı olarak belirtilmektedir. Bu düzenlemeden sonra içeriğin çıkarılması ile unutulma hakkı ayrımının yapılması da gerekmektedir. Unutulma hakkı ile yapılacak başvuru, içeriğin çıkarılmasına yönelik bir talep olmayıp gerçekte olan bir haberin arama motorları ile ilişkilendirilmemesini sağlamaya yöneliktir. Belirtilen maddeye istinaden yapılan başvuruda değerlendirme, yukarıda izah edilen yargı kararları ışığında aşağıda belirtilen kriterlere göre yapılacağını söylemek mümkün olabilir;
- Yayının güncel olup olmadığı,
- Üstün bir kamu yararının varlığı,
- Aradan geçen süre,
- Yayın konusu kişinin ünlü ya da siyasetçi olup olmadığı,
- Bilimsel bir veril olma özelliği,
- Tarihsel araştırmalara katkısı,
- Yayının konusu.
Her somut olay, belirtilen kriterler çerçevesinde incelenerek ve özellikle bireyin geçmişinde yaşadığı olumsuzlukların geleceğini etkilemesinin önüne geçme ilkesi benimsenerek sonuca gidilmesi gerekecektir. 5651 sayılı yasada yapılan bu düzenleme, unutulma hakkıyla ilgili Türk Hukuku açısından önemli bir gelişmedir.
Comments 127